12 SINIF GÖRSEL SANATLAR

EBRU SANATI NEDİR?

EBRU; SUYA HAYAT, RENKLERE CAN VE KAĞIDA BEDEN…

Geleneksel Türk sanatlarından biri olan ebru, kabaca; yoğunluğu (akışkanlığı) kitre gibi maddelerle artırılmış su yüzeyine, toprak boyaların, at kılından yapılan fırçalar kullanılarak serpilmesi ile elde edilen renkli desenin, kâğıda aktarılması işidir diye tarif edilebilir.

Ebru sanat tekniği diğer görsel sanat tekniklerinden tamamen farklıdır. Bu farklılığın ana unsuru, sanatçının tüm renklendirme ve tasarımını su yüzeyinde gerçekleştirme zorunluluğundandır. Su yüzeyine serpilen boyaların her damlası “hiç bitmeyen” bir hareket halindedir ve ebrucunun kağıdı su yüzeyine yatırdığı an bu hareketin sonlandırıldığı andır. İşte o ana ait “renkli oluşum” ebru eserinin ta kendisidir. Ebrucu su yüzeyinde meydana gelen o ana ait deseni, sanki bir fotoğrafın tab edilmesi gibi kağıda aktarır.

Ebru sanatında suyun yoğunluğunu ayarlamak için kitre, salep, denizkadayıfı gibi malzemeler kullanılır. Ebru boyaları genellikle taş, toprak ve pas gibi doğal maddelerden  elde edilen, asit ve kazein içermeyen, suda erimeyen boyar maddelerdir. Ebruda kullanılan fırçalar at kuyruk kılından yapılır. Ebru tekneleri genellikle 35 cm X 50 cm ebatlarında 5-6 cm derinliğinde galvaniz, sac veya çelikten imal edilir. Bu ölçülerden daha büyük ve küçük ve ahşap, cam, plastik gibi malzemelerden imal edilen tekneler de kullanılabilir. Farklı desenler meydana getirmek için ve çiçek yapmak için kullanılan, ölçü ve şekilleri değişik, biz ve taraklar bu sanatın malzemeleri arasında yer alır.

Ebru sanatında kullanılan suyun ve boyaların ayarının yapılması bu sanatın en zor aşamasıdır. Doğru su yoğunluk ayarını yapmayı öğrenmeden ve boyaların su-öd dengesini hazırlamayı bilmeden ebru yapmak mümkün değildir. Bu sebeple ebru bir ustanın yanında onun tecrübelerinden istifade ederek öğrenilebilir. Su yüzeyinde yapılan, her renkli çalışmaya ebru denemeyeceği gibi, bu sanatın hazırlık aşamasını ve doğru malzemelerini kullanmayı bilmeden “ebru” yaptığını sananlara da ebru sanatçısı denemez

Eski bir kâğıt bezeme (süsleme) sanatı olan ebru asıl olarak bir cilt sanatıdır. İlk defa nerede ve kim tarafından yapıldığı kesin olarak bilinmese de, araştırmacıların genel kanaati; ilk olarak Türkistan coğrafyasında yapıldığıdır. Daha sonra İran’a ve oradan da Osmanlı coğrafyasına geldiği bilinmektedir.

Osmanlı da sanatsal açıdan kemale ermiş olan ebru, gerek kullanılan malzemeler ve boyalar gerekse teknik açıdan asıl kimliğini kazanmıştır. 1700 lü yıllarda Istanbulda yaşamış olan Hatib Mehmet Efendi, ebru sanatında “hatib ebrusu” diye bilinen, su yüzeyinde figüratif desenler oluşturmayı ilk olarak başaran kişidir. Bundan sonra çeşitli Türk ebru ustaları farklı desen ve çiçek yapım tekniklerini başarı ile uygulayarak ebru sanatını günümüze taşımışlardır.

Avrupa da Türk mermer kağıdı veya Türk kağıdı olarak bilinen ebru günümüzde dünyanın hemen her ülkesinde az da olsa bilinmekte ve uygulanmaktadır. Farklı ülkelerde ebru diye bilinse de, kullanılan malzemeler ve boyalar açısından geleneksel ebru sanatından çok uzak çalışmalara rastlanmaktadır.




Türkiye’deki Motifleri ve Anlamları

Eski tarihlerden günümüze kalan miraslardır aslında kilimler. Anıları, duyguları, acıları, doğayı taşırlar üzerilerinde. Kilim dokuma yapılarından dolayı kirtikli dokuma kategorisindedir. Kirkitli dokumaları bulan ve geliştirenler Türklerdir. Kirkitli (kilim-cicim-sumakzili, halı) dokumalar, Türklerin Orta Asya’dan göç etmesiyle dünyaya yayılmıştır. İnsanların, konutların döşenmesinde örtü ve yaygı gereksinimlerini karşılamak amacıyla yün ipliklerini birbiri arasından bir alt bir üst geçirerek ilk önce kilim yaptıkları, sonradan da bu ipliklerin arasına kısa yün ipliklerini düğümleyerek halıyı buldukları sanılmaktadır.

Kilim Motifleri

Türkiye’nin doğal koşullarının değişik farklılığı ve tarih boyunca çeşitli kültürlere yuva olmasından dolayı bu dokumalar, teknikleri ve desenleri bakımından çok çeşitlidir. Ancak bölge özellikleri göstermekte ve geleneksel olarak yapıldıkları için bilhassa desen bakımından çok az değişmektedir.

Kilim: ” Dokumanın boyunca önlü arkalı çift sıra halinde olan çözgü ipliklerinin arasından, bir ön bir arkadan geçen enine atkı ipliklerinden oluşan ve çözgülerin atkılar tarafından tamamen örtüldüğü bir dokuma türüdür.” şeklinde tanımlanmaktadır. Kilimleri dokuyanların yaşadıkları bölge, yaşadıkları doğal afetler, hayvanlar, inanç, kültürel olaylar, istekleri gibi bir çok etkene bağlı motiflere sahiptirler. Kilimlerin renkleri ülkemize kimyasal boya girdiği dönemlerden sonraları dahi doğal ürünlerden elde edilen kök boya kullanılmaktadır. Kök boya dışında bazı bitkiler ya da meyveler de kullanılmaktadır bunlar aşağıdaki tabloda verilmiştir.


Yorumlar